ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) ile Ripple arasındaki hukuk mücadelesi devam ederken, XRP‘nin merkeziyetsiz olup olmadığı yönündeki tartışmalar yeniden alevlendi. Bu kez dikkat çeken görüş, davadaki en etkin isimlerden biri olan avukat John E. Deaton’dan geldi. 26 Haziran 2025 tarihli X paylaşımında Deaton, politikacıların ve eleştirmenlerin sıkça yaptığı bir hataya dikkat çekerek “Ripple şirketinin XRP arzının %40’ına sahip olması, ağı merkezi hale getirmez” dedi. Ona göre, merkeziyetsizliğin ölçüsü sahiplik oranından ziyade, ağın kimler tarafından ne kadar yaygın kullanıldığıyla ilgili. Bu bağlamda, XRP’ye sahip olan 75.000 kişinin 143 farklı ülkeden SEC’ye karşı dava sürecine katılması, ona göre açık bir küresel dağılım göstergesi.

XRP ile Ripple arasındaki farkı anlamıyorlar
Deaton, özellikle XRP ile Ripple arasında fark gözetilmesi gerektiğini vurgularken, XRP Ledger’ın (XRPL) işleyişine de dikkat çekti. XRP ağı, Bitcoin gibi madencilik temelli değil; bağımsız doğrulayıcılar tarafından yürütülen bir konsensüs mekanizmasıyla çalışıyor. Ripple’ın önerdiği ağ değişiklikleri dahi, çoğunluğun onayı olmadan yürürlüğe giremiyor. Ripple CTO’su David Schwartz’ın önceki açıklamalarına göre, bu doğrulayıcılar doğrudan ödeme almıyor ve şirketle kurumsal bağı olmayan birçok düğüm ağı güvence altına alıyor. Bu yapı, Ripple’ın tek başına yön veremeyeceği bir sistem anlamına geliyor.
Öte yandan, regülasyon cephesinde de dikkat çeken çağrılar yükseliyor. Sosyal medya üzerinden paylaşılan bir belge, dijital varlıkların menkul kıymet mi yoksa emtia mı olduğunu net bir şekilde ayırt edecek ekonomik rasyonaliteye dayalı bir düzenleme ihtiyacını ortaya koyuyor. XRP’nin kaderi yalnızca mahkemelerde değil, aynı zamanda bu tür düzenleyici çerçevelerin ne kadar şeffaf ve teknik bilgiye dayalı olacağına da bağlı.