Ünlü yazar ve yatırımcı Robert Kiyosaki, 7 Mayıs 2025 tarihli X paylaşımında Bitcoin‘e olan güvenini bir kez daha yineledi. Kiyosaki, Bitcoin’in sabit arz özelliğini öne çıkararak “21 milyon, 21 milyondur” ifadeleriyle dijital varlığın sınırlı yapısını altın, gümüş ve petrolle kıyasladı. “Altın, gümüş madenlerim ve petrol kuyularım var. Fiyatları yükselirse daha fazlasını çıkarabilirim. Ama bunu Bitcoin’le yapamam.” diyen Kiyosaki, kıtlık ilkesinin Bitcoin’i uzun vadeli enflasyona karşı güçlü bir koruma aracı haline getirdiğini savundu.
Robert Kiyosaki, sahip olduğu emtia yatırımları üzerinden verdiği örnekte, geleneksel varlıkların arzının fiyatlara bağlı olarak artırılabildiğini; ancak Bitcoin’in protokol gereği maksimum 21 milyon arzla sınırlı olduğunu hatırlattı. Bu da Bitcoin’in, uzun vadede değerini koruyacak bir dijital varlık olarak öne çıkmasının temel sebeplerinden biri. “Bitcoin’e güveniyorum çünkü arzı sınırlı. Bu nedenle onu altın veya gümüşten daha değerli görüyorum.” sözleri, yatırımcılara doğrudan bir mesaj niteliği taşıyor.
Robert Kiyosaki‘ye göre Bitcoin güvenli bir liman
Bu açıklamalar, Kiyosaki’nin son dönemde giderek artan ekonomik endişelere karşı Bitcoin’i bir güvenli liman olarak konumlandırdığı söylemlerini de destekliyor. 30 Nisan’da yaptığı bir diğer paylaşımda, artan işsizlik oranları ve yaklaşan ekonomik daralma riskiyle ilgili uyarılarda bulunan yazar, 2008 krizine benzer ancak daha derin etkiler doğurabilecek bir çöküşün eşiğinde olunduğunu savunmuştu. Bu çöküş dönemlerini “varlıkların indirime girdiği anlar” olarak tanımlayan Kiyosaki, bu fırsatların panik yerine hazırlıkla karşılanması gerektiğini belirtmişti.
Bunlara ek olarak Kiyosaki, dünyaca ünlü yatırımcı Warren Buffett’ın elindeki milyarlarca dolarlık nakit rezervine de dikkat çekmişti. Buffett’ın bu hamlesini yaklaşan fırtınaya hazırlık olarak yorumlayan Kiyosaki, yatırımcılara “sizce Buffett neye hazırlanıyor?” sorusunu yönelterek temkinli olmanın önemini vurgulamıştı.
Kiyosaki’nin bu açıklamaları, Bitcoin’in temel arz dinamikleri ve makroekonomik gelişmelerin etkisiyle daha geniş bir yatırımcı kitlesi tarafından alternatif değer deposu olarak değerlendirilmeye başladığı bir döneme denk geldi.
