Kripto para piyasalarında son dönemde dikkat çeken bir kırılma yaşanıyor. Bitcoin, geleneksel olarak baskılayıcı kabul edilen makro koşullara rağmen yükselişini sürdürüyor. ABD Hazine tahvillerinin 5, 10 ve 30 yıllık getirileri son yılların en yüksek seviyelerine çıkmışken, Bitcoin fiyatının bu ortamda güç kaybetmek yerine yukarı yönlü hareket etmesi yatırımcıların dikkatini çekiyor.

CryptoQuant analisti Darkfost’un 14 Haziran 2025 tarihinde paylaştığı verilere göre, tarihsel olarak Bitcoin fiyatı ABD Dolar Endeksi (DXY) ve uzun vadeli tahvil getirileriyle ters korelasyon gösteriyordu. Bu korelasyon, özellikle 2014, 2018 ve 2022’deki büyük düzeltmeler sırasında net biçimde gözlemlenmişti. Ancak güncel veriler, bu yapının değişmeye başladığını gösteriyor. 2025’in ilk yarısında getiriler yüksek seyrini korurken, Bitcoin 100.000 dolar üzerindeki fiyatını istikrarlı biçimde sürdürüyor.
Bu ayrışmanın arkasında yatan temel faktörlerden biri, Bitcoin’in algılanma biçimindeki değişim olabilir. Yatırımcılar BTC’yi artık yalnızca spekülatif bir teknoloji varlığı olarak değil, aynı zamanda dijital altın benzeri bir değer koruma aracı olarak değerlendiriyor. Bu değişim, özellikle enflasyona karşı korunma, jeopolitik riskler ve uzun vadeli rezerv varlığı arayışlarının arttığı bir dönemde daha da belirginleşiyor.
ABD Dolar Endeksi’nin zayıflama eğilimi ve FED’in faiz indirimine dair beklentilerin artması, riskli varlıklara olan ilgiyi artırmış durumda. Ancak dikkat çekici olan, Bitcoin’in bu kez sadece risk iştahından değil, aynı zamanda “makro hedge” statüsünden de fayda sağlıyor oluşu. Yani Bitcoin artık yalnızca likidite döngülerine değil, aynı zamanda geleneksel finansın risklerinden kaçış stratejilerine de dahil olmuş durumda.
Bu tablo, Bitcoin‘in gelecekte makro finansal sistemde daha yapısal bir role sahip olabileceğine işaret ediyor. Mevcut eğilim sürerse, BTC artık sadece risk iştahıyla değil, aynı zamanda güvenli liman ihtiyacıyla da hareket eden bir varlık sınıfı olarak fiyatlanabilir.