Kripto para piyasası, artık işlemlerin blockchain’de gerçekleştiği ve belirli bir yatırımcı kitlesine veya teknoloji meraklılarına hitap eden bir sektörün de ötesine geçti. Artık birçok kurumsal yatırımcı ve hatta devlet kripto para piyasasını bir yatırım aracı olarak görmeye devam ediyor. Bu dönüşümde en dikkat çekici adımlardan biri, Mart ayında ABD Başkanı Donald Trump tarafından imzalanan ve Stratejik Bitcoin Rezervi’nin oluşturulmasını öngören idari emir oldu. Bu hamleyle birlikte, devlet düzeyinde Bitcoin’e yönelik kurumsal sahiplenme resmi olarak başlatılmış oldu.
Gemini ve Glassnode iş birliğiyle yayımlanan 11 Haziran 2025 tarihli rapor, bu gelişmenin on-chain verilerle desteklenen etkilerini mercek altına alıyor. Rapor, hükümetler, borsalar, ETF’ler ve halka açık şirketlerin şu anda tüm dolaşımdaki Bitcoin’lerin yaklaşık %31’ine sahip olduğunu tespit eden önemli bir detayla başlıyor. Raporda bu oranın, yalnızca piyasa eğilimlerini değil, aynı zamanda kripto paranın küresel rezerv varlık olarak konumlanmaya başladığını da işaret ettiğine inanılıyor.
Ayrıca transfer hacmi bakımından da çarpıcı bir değişim söz konusu. Artık Bitcoin transferlerinin %75’ten fazlası merkezi borsalar, ABD merkezli spot ETF’ler ve düzenlenmiş türev platformları üzerinden gerçekleşiyor. Bu eğilim, bireysel işlemlerden kurumsal yapıya geçişin somut bir kanıtı olarak değerlendiriliyor.
Bitcoin volatilitesi azalmaya devam ediyor
Volatilite tarafında da ilginç bir tablo ortaya çıkıyor. Geleneksel finans kurumlarının daha fazla dahil olmasıyla birlikte, Bitcoin’in yıllıklandırılmış fiyat dalgalanması son yıllarda sürekli olarak azalma eğiliminde. Her ne kadar hala volatil bir varlık olarak kabul edilse de, artık geçmişteki spekülatif çalkantılardan daha az etkileniyor ve öngörülebilirliğe doğru ilerliyor.
En dikkat çekici veri ise Stratejik Bitcoin Rezervi’nin potansiyel piyasa etkisine ilişkin tahminlerde gizli. Rapora göre, devlet düzeyinde yapılan her 1 dolarlık Bitcoin yatırımı, kısa vadede piyasa değerinde 25 dolarlık büyüme yaratma kapasitesine sahip. Uzun vadede ise bu yatırımlar, daha sürdürülebilir bir değer artışıyla 1 dolarlık girişe karşılık yaklaşık 1,70 dolarlık yapısal değer üretme potansiyeli taşıyor.