ABD Başkanı Donald Trump ile mevcut Fed Başkanı Jerome Powell arasındaki tansiyon yeniden yükseliyor. The Wall Street Journal’dan Brian Schwartz’ın 26 Haziran 2025 tarihli X gönderisine göre Powell’ın yerine geçecek ismi aylar öncesinden açıklamayı değerlendiriyor. Ancak WSJ’nin kıdemli muhabiri Nick Timiraos’a göre, Trump’ın adayını erken açıklaması, bu kişinin kamuoyu baskısına daha fazla maruz kalmasına ve göreve gelme olasılığının düşmesine neden olabilir.
SCOOP: As President Trump remains furious at Fed Chair Jerome Powell, he has started deliberating to make his choice of chair and announce it to the world months before Powell’s term ends.
On the rise in his considerations for Fed Chair are loyalists but with their own…
— Brian Schwartz (@schwartzbWSJ) June 25, 2025
Donald Trump’ın aday listesinde kimler var?
Paylaşıma göre Trump’ın değerlendirmeye aldığı isimler arasında eski Fed yöneticisi Kevin Warsh, eski Beyaz Saray ekonomik danışmanı Kevin Hassett, mevcut Fed Guvernörü Chris Waller ve Dünya Bankası eski başkanı David Malpass öne çıkıyor. Ayrıca, yatırım fonu yöneticisi Scott Bessent’in de Trump’a bir diğer olası aday olarak önerildiği bildiriliyor.
Bu isimlerin ortak noktası Trump’a yakın olmaları olsa da, her birinin geçmiş politikaları ve finansal kararları kamuoyunda farklı tepkilerle karşılanıyor. Örneğin Chris Waller hâlihazırda Fed yönetiminde yer alırken, Kevin Warsh gibi isimler daha önce merkez bankası politikalarına yön vermiş deneyimli figürler olarak biliniyor.
Erken açıklama stratejik mi riskli mi?
Trump’ın bu kadar erken bir aday duyurusu yapması, Fed üzerindeki politik baskıyı artırabileceği gibi, yeni adayın kamuoyu ve piyasa tarafından fazladan mercek altına alınmasına da neden olabilir. Eek olarak erken açıklanan bir isim, siyasi tartışmaların merkezine oturarak Senato onay sürecinde zorluk yaşayabilir.
Ancak Trump cephesinden gelen mesajlar, ekonomi politikalarında daha agresif bir duruş sergileneceğinin sinyallerini de veriyor. Jerome Powell’ın yönetiminde Fed, 2022-2023 döneminde agresif faiz artırımlarına giderken, 2024 ve 2025’te ise bu faizleri kademeli olarak düşürme sürecine girmişti. Trump’ın bu süreci yeterince hızlı bulmadığı ve daha “büyüme odaklı” bir para politikası istediği değerlendiriliyor.